Birçok vitamin bağışıklığımızı güçlendirip, ideal kilomuza ulaşmamızda bize yardımcı olur. Ama özellikle D vitamini ayrı bir yere sahip.
D vitamini her ne kadar vitamin olarak adlandırılsa da aslında hormon gibi işlev görmektedir. Eskiden sadece kemik gelişimi ve kalsiyum dengesi için gerekli olduğu düşünülen D vitamininin yapılan çalışmalarda birçok hormonun sağlıklı çalışmasında rol oynadığı, bağışıklık sistemini güçlendirip, obezite ve depresyon üzerinde etkili olduğu keşfedildi. Özellikle solunum yolu enfeksiyonu, grip ve soğuk algınlığından koruduğu bilinmektedir. Bu da kışın azalan D vitamini nedeniyle, ne kadar iyi beslenip C vitamini alsakta gribe daha kolay yakalandığımızı ve ağır soğuk algınlıklarını açıklamaktadır.
Yapılan diyetlere rağmen kilo verememenin bir nedeni de D vitamini eksikliği olabilir. Yağ yakımında özellikle kalsiyum ve D vitamini önemli rol üstlenmektedir. Ancak kendi hastalarımda da gördüğüm, kalsiyum eksikliğinden ziyade D vitamini eksikliği ülkemizde oldukça fazla görülmekte. Peki güneşli günlerin birçok ülkeye göre daha fazla olduğu ülkemizde neden D vitamini eksikliği çok fazla ? Bu sorunun en önemli cevabı; çünkü güneşlenmeyi bilmiyoruz. D vitamini yapımı için mutlaka güneş ışığını cildimizin doğrudan görmesi gerekli. Önemli bir detayı da atlamamak gerekli; cam arkasından, araba içinden güneşlenmek D vitamini yapımına neden olmuyor. Ayrıca yüksek faktörlü güneş kremleri ve koyu cilt rengi gibi nedenler D vitamini yapımını engelliyor. İdeal D vitamini sentezi için haftada 3-5 defa en az 15-20 dk, öğle saatlerinde güneş ışığına direk maruz kalmak gerekli. Deniz kenarında, plajda güneşlendikten sonra yapılan en büyük hata ise bol köpükle veya sıcak suyla yıkanmak. Bunu yaptığımızda cildimizin ürettiği bütün D vitaminlerinin suyla beraber akıp gitmesine neden oluyoruz. Oysa güneşlendikten sonra oluşan tabakadaki D vitamininin emilimi için 4-6 saat cildimizde durması gerekli. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere sağlıklı, bol vitaminli günler dilerim.